iki kültür-C.P.SNOW

iki Kültür
The Two Cultures, 1993
C. P. Snow

C. P. Snow’un 1959’da verdiği Rede Konferansı, edebi entelektüeller ile bilim adamları arasındaki kültür ve anlayış farkı konusunda, hâlâ devam eden önemli bir tartışma başlatmıştı.

 Tartışma giderek doğa bilimleri ile insan bilimleri alanında çalışanların birbirlerini anlamalarına engel olan 
iletişim kopukluğu üzerinde yoğunlaştı; bilim ile teknolojinin toplum için önemi ve eğitimin geleceği konusunda bir tartışmaya dönüştü. 

Snow’un, ana savlarını yeniden gözden geçirdiği İkinci Bakış’ı ve Stefan Collini’nin tartışmanın tarihsel geçmişini özetleyen önsözüyle birlikte, İki Kültür, konuya kışkırtıcı bir yaklaşım.

TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 157

Charles Percy Snow İki Kültür isimli kitabında, sınırlarını ve etkilerini ayrıntılarıyla anlattığı iki farklı kültürü betimler. 

Snow’a göre toplumda bilimsel kültür ve edebi-entellektüel kültür olmak üzere iki farklı kültür vardır. 

1.TEKNİK KÜLTÜR:Bilimsel kültürün içinde bilim adamları, mühendisler ve diğer teknik eğitimli insanlar varken,

2.SOSYAL KÜLTÜR: edebi kültür  yazarlar,şairler , ekonomistler,psikologlar,sosyologlar, tarihçiler, siyaset bilimciler ve edebiyat adamlarından yani entelektüel bir kesimden oluşmaktadır.

   İki kültürün de farklı ilgi alanları,birikimleri ve sınırları mevcuttur. Birbirinden haberdar olmayan kültürlerin portresini çizen Snow bu soyutlaşmayı kınar. Çeşitli örnekler vererek dalında uzmanlaşmış bilim adamlarının bile kitabı bir alet olarak gördüğünü anlatır. 


Entellektüeller ise bilimsel gelişmeleri hor görür, en temel yasalardan bile bihaberlerdir.


  Bilim adamlarının çağımızda da devam eden iyimser bakış açıları, edebi temele sahip kesimleri rahatsız etmektedir. Bu entellektüel kesimse çözümler üretmek yerine olanı kabul etmekle suçlanmaktadır. Kültür ayrımları da bu noktada belirginleşir. Aynı zekaya, topluma, birikime sahip insanların farklı kültür yapılarında olmaları da bunun bir sonucudur.
  Bu sonuç, değiştirilemez cehaleti beraberinde getirir. Empati kurmayı başaramayan insanlar, birlikte hareket ederek daha iyi sonuçlar elde edebilecek olmalarına rağmen birbirlerini yermeyi, eleştirmeyi elzem sayar. 


Toplumsal bilinçsizliği de beraberinde getirebilecek bu oluşum, küresel açlık ve işsizlik kadar önemli bir sorundur. 


Çünkü tüm bu toplumsal sorunlar, farklı kutuplarda ki bu kültürlerin etkisiyle oluşmuştur.




  Yazarın konferansında ki temel eleştirisi, entellektüellere yöneliktir. Sanayi devrimini ve sonuçlarını kabullenemeyen edebi çevreler, yazara göre toplumsal suç işlemektedir. Sanayi devriminin yoksullara getirdiği yaşam standartlarının görülmemesi eserin genelinde savunulan cehaletin temelidir.Bu cehalete verilen en keskin ve çarpıcı örneği Jesus Koleji eski müdürü Corrie’nin, Pazar günleri Cambridge’e işleyen trenler hakkında ‘’ Bu durum Tanrı’yı da beni de eşit ölçüde rahatsız ediyor.’’ demesiyle verir.Snow Sanayi devriminin etkilerinin – ona göre çoğu olumlu- kabul edilmesi gerektiğini savunur. Bu etkiler gözardı edilemeyecek kadar belirgin bir değişime yol açmıştır. Atom bombasının bulunması, pek hayırlı bir gelişme olmasa da bu bilimsel atılımın , yeni bir çağın başlangıcının ispatıdır. Sanayi devriminin getirdiği yeni çağ yadsınamayacak kadar belirgindir.

  Bilimi sanattan ayrı tutan bütün öğeleri belirten Snow bu öğelerin engellenemeyeceğini belirtmeden geçmez. İnsanlar diğer kültürü tanımaya çalışmadıkça, o kültürde bir birikim elde etmedikçe bu yozlaşmanın önüne geçilemez. Yazar bunu kendi tabiriyle şöyle belirtir. ‘’Sanat bu haliyle bilimin hiç işine yaramaz tabi…’’

  Kutuplaşma dini ve siyasi açıdan ele alındığında, bilim adamları inançsız, entelektüel kesim ise muhafazakar kısımda yoğun olarak yer alır. Açık siyaset alanında ise bilim adamları genel olarak ortanın solunda, edebi çevreler ise yine muhafazakarlar kısmında, yani sağında yer alır.


Yazar, esen bu kısmında  bilimsel kültürü iki ayrı bölüme ayırır. 


Mühendisler ve temel bilimciler olarak ayırdığı bu kesim, ortak payda da birleşse de diğer kültürle etkileşimler konusunda kesin farklılıklar yaratmaktadır.
Temel bilimciler edebi eserler de pek yer almasa da, mühendisler çoğu romanın karakteristik yapısında yer almaktadır.


 Snow’ a göre mühendisler edebi kesimin istediği gibi kişilikleri ve ruhlarıyla vardır. 


Temel bilimciler ise teorilerini hayatlarına yansıttıkları için bilimleriyle vardır
. Bu mühendislerden muhafazakar kesimde olanların azımsanamayacak ölçüde olmasıyla örneklenebilir.



  Bu iki kültürü, bütün yönleriyle ele alan yazar, iş hayatında bilimsel kesimin avantajını açıkça belirtir. İş hayatında edebiyat fakülteleri mezunları mühendislerin ancak yüzde 60 ı oranında maaş alabilmektedirler. Ancak bu toplumun ayıbı ve kutuplaşmanın sonucudur.
  Kitabın ikinci bölümünde yoksulluk ve zenginlik kavramlarını, yoksul ve zengin ülkelere indirger. Bu ülkeler arasında ki uçurumların kapatılması yönünde tavsiyeler verir, fikirler sunar.

  
 Yazarın eserin genelinde vermek istediği düşünce, iki kültürün kutuplaşmadan uzaklaşması, bilgilenmesi ve aydınlanması doğrultusundadır. 


Bu düşünceyle iki farklı kültür birbirinden ne kadar etkilenir ve yararlanırsa o kadar ilerler. 


Kategorize ettiği kültürleri birleştirmek için konferanslar veren Snow’un temel düşüncesi budur. 


Toplumlarda ki eğitim yapısının uzmanlaşma eğitimine dayalı olmasının zararlarını savunan Snow tamamen bu yönde açıklamalar yapmıştır