Nobel ödüllü biyolog Gerald Edelman insanın özü nedir?

Nobel ödüllü biyolog Gerald Edelman ile yapılan söyleşi, Discover dergisinin sitesinde 16 Ocak 2009 tarihinde yayınlandı.  

Bilimde en derin sorulardan bir tanesi, aynı zamanda en az somut olanıdır. 



Hisli olmak ne anlama gelir? 


İnsanın özü nedir? 


Tartışılan hususların ölçülmesi güçleştikçe çoğu araştırmacı duraksar, ancak Gerald Edelman tereddüt etmeksizin konunun tam içine dalıyor.
Bir fizikçi ve antikorların yapısını açıklığa kavuşturduğu için 1972 yılında Nobel ödülü almış bir hücre biyoloğu olan Edelman’ın şimdiki gözdesi insan bilincinin esrarı. 



Edelman’ın zihin kuramında, bilinç biyolojik bir olgu olarak ele alınıyor ve beynin doğal seçilime benzer bir süreçten geçerek geliştiği ileri sürülüyor. 


Nöronlar bebeklikte çoğalarak birbirleriyle bağ kurar, daha sonra deneyim ile kullanışlı olan ve olmayanlar birbirinden ayrılarak yetişkin beyni çevreyle uyumlu hÃle gelir.

Edelman bu modeli ilk defa 1977 yılında, Zürih havaalanında beklerken zaman öldürmek için kÃğıda dökmüş. 



O zamandan bu yana ise bu konuda tam sekiz kitap yazmış.
 (Bunlardan sonuncusu için bkz: Second Nature: Brain Science and Human Knowledge) Edelman San Diego’daki Scripps Araştırma Enstitüsü’nde nörobiyolojinin başı. Ayrıca La Jolla - California’daki Nörobilimler Enstitüsü’nün kurucusu ve yöneticisi. 
Discover dergisi editörlerinden Susan Kruglinski ile gerçekleştirdiği söyleşide Edelman, daha önce girilmemiş bir bölgede derinlere inerek bilincin evrimini, hafızanın anlatım gücünü ve insan zihnini taklit eden bir yapay bilinç oluşturma hedefini açıklıyor.

Bilinç asla tekrarlamaz
Bu yıl Türlerin Kökeni’nin 150. yılı kutlanıyor ve pek çok insan Charles Darwin’in fikirlerinin modern yorumlarını tartışıyor. 



Sizin de kendinize ait, “Nöral Darwincilik” dediğiniz bir yorumunuz var. Bu nedir?

Pek çok bilişsel psikolog beyni bir bilgisayar gibi görür. 



Fakat her beyin, hem çevresinden hem de dünyayla 


ilişkisinden ötürü kesinlikle kendine özgüdür. 


Beynimiz kendi bireysel geçmişine bağlı olarak gelişir. 


Beynimizde olup bitenler ve yaşam boyunca süregelen bilinç asla tekrarlamaz; tek yumurta ikizlerinde dahi bu böyledir. Tüm evren tarihinde beynimiz tektir.


 Nöral Darwincilik ise bu engin çeşitliliği biyokimyadan tutun da davranışın anatomisine kadar her düzeyde incelemektedir.

Peki bu anlattıklarınız Darwin’in doğal seçilim ilkesiyle nasıl bağlanıyor?


Eğer muazzam bir hayvan nüfusu varsa ve her biri bir diğerinden farklıysa rekabet durumunda bazı farklılıklar diğerlerinden daha kullanışlı olacaktır.



 Bu farklılıklara sahip canlılar doğal seçilimde öne çıkacak ve genleri genel nüfus içinde daha yüksek bir orana sahip olacaktır. 


Benzer bir süreç beynimizde de yaşanır.


 Beyin embriyodan başlayarak biçimlenirken, beraber oluşan nöronlar birbirleriyle bağlantı kurar. 


Her birey için, beyin içinde nörondan nörona kurulan mikrobağlantılar, bu oluşumu tetikleyen çevresel faktörlere bağlıdır. 


Beynimizdeki sıra dışı çeşitlilik aslında çevremizdeki sıra dışı çeşitliliğe bir tepkidir. 


Rakamları düşündüğümüz zaman –tek bir kortekste en az 30 milyar nöron ve çok daha fazla bağlantı- en çok işe yarayan bağlantıları sürdürebilmek için seçici bir sistem kullanmamız gerekir. 


Bağlantıların ya da sinapsların gücü deneyime bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. 


Değişken hayvanlardan ziyade, beyinde değişken mikrodevreler vardır. 

Dolayısıyla, az önce söylediğimi tekrarlıyorum: Beynimizde olup bitenler ve yaşam boyunca süregelen bilinç asla tekrarlamaz.