Ludwig Josef Johann Wittgenstein bilim felsefesine katkısı

  • Wittgenstein bir bilim felsefecisi olmamasina ragmen, 20. yuzyilin bilim felsefesi tartismalarina onemli katkisi olan bir dusunurdur.
    Ikinci donem Wittgenstein'in dil kavramsali birincisinden tamamen farklidir artik.
     Insanlarin icinde yasadiklari dunyayi, ancak o dunyayi anlamli hale getiren bir dil dolayimindan gecirerek taniyabilecekleri icin, dili dogru anlayabilmenin yolunun onu olusturan kelimelerin "ne anlama geldigini" degil, onlarin "nasil kullnildigini" anlamaya calismaktan gectigini savunur.
    Kitabin konusunu olusturan "dil oyunlari"nin ne oldugunu aciklarken Wittgenstein, daha cok dilin nasil ogrenildigi, yahut ogretildigi uzerinde durur. 
    Wittgenstein, dil oyununu "icice gecmis dil ve eylemlerden olusan butun" olarak tanimlamaktadir. 
    Bir hareketin, davranisin anlami gibi, kelimenin, cumlenin yahut isaretin anlami da karsilik geldigi gerceklikten degil, ogesi oldugu yahut icinde yer aldigi sistemdeki konumundan kaynaklanmaktadir.
    Ikinci Wittgenstein, dili dunyanin bir resmi olarak degil, tam tersi dunyanin kendisi araciligiyla anlasildigi bir arac olarak gormeye baslamistir.
     Yani dil, belirli yasam bicimleri sonunda ortaya cikan uylasimlarla icice olusmaktadir ve ancak o yasam bicimleriyle beraber dusunuldugunde bir anlam ifade etmektedir.

  • Felsefi hastalığın ana nedeni-tek yanlı bir diyet:insanın düşüncesini yalnızca tek bir örnekle beslemesi.
  • Düşünmeye bir sınır çizmek için,bu sınırın iki yanınıda düşünebilmemiz gerekirdi (yani düşünülmeye elvermeyeni düşünebilmemiz gerekirdi.)
Sınır,öyleyse,yalnızca dilin içinde çizilebilecektir ve sınırın ötesinde kalan düpedüz saçma olacaktır.
  • Ad vermek, bir şeye etiket iliştirmekten farksızdır.
  • Ancak kendinde devrim yapabilen devrimci olabilir.
  • Başkalarına, senin için ifade ettiğinden daha fazla bir şey ifade edemez. Sana neye mal olmuşsa, onlar da o kadar ödeyecekler.
  • Başkalarının derinlikleriyle oynama.
  • Ben her nesneyle nesnel olarak karşılaşır, ama ben'le karşılaşmaz.
  • Bir sözcüğün anlamı, onun dil içindeki kullanımıdır.
  • Bir insan kilitli olmayan, ama içeriye doğru açılan bir kapıyı boyuna itiyor, çekmek aklına gelmiyorsa, odada hapistir
  • Dil dünyayı resmeder.
  • Dünya, nesnelerin değil olguların toplamıdır.
  • Dilimin sınırları,

  •  dünyamın sınırlarıdır.

  • Demokrasi insanları sayar, halbuki onları tartmak gerekir.
  • Dünyadaki başka insanların bana dünya hakkında söyledikleri, benim dünya deneyimimin çok küçük ve önemsiz bir kısmıdır.
  • Eğer bir aslan konuşabilseydi, onu anlayamazdık.
  • Eğer insanlar hiç salakça şeyler yapmasaydı, akıllıca işler yapılamazdı.
  • Eğer doğruyu söylemek işimize yaramıyorsa neden doğruyu söyleyelim ki?
  • Felsefenin amacı nedir? Şişeye düşen sineğe çıkış yolunu göstermektir.
  • Felsefenin amacı felsefeyi yok etmektir.
  • Felsefede ben'den, psikolojik olmayan anlamda söz edilebilecek ve edilmesi gereken bir yol vardır.
  • Hakkında konuşamayacağımız şeylerde sessiz kalmamız gerekir.
  • Kolum yukarı kalkar olgusunu kolumu yukarı kaldırırım olgusundan çıkarırsak geriye ne kalır? İnsan kalır.
  • Mantığın tüm önermeleri totolojinin genellemeleridir ve totolojinin tüm genellemeleri mantığın önermeleridir, bunlardan başka mantıksal önerme yoktur.
  • Neden buradayız bilmiyorum, ama eğlenmemiz için olmadığı kesin.
  • Şişenin içinden dışarı çıkmak isteyen ama sürekli cama toslayarak, sersemleyen sineğe:
    ...dışarısını görebilirsin...bunu anlıyorum, ama asla dışarı çıkamazsın! ..sen cama toslamaya mahkumsun!
  • Tarihin benimle ne işi var? benimki ilk ve tek dünya.