2100

Yüzyıl sonunda otomatik montaj tekniklerinde uzmanlaştığımızda çoğaltıcıların ticari
uygulamalarıyla ilgili de düşünebileceğiz. Ancak olası sosyal etkilerini düşünürsek gerçekten de
işte o zaman dünya artık bildiğimiz dünya olmaz. Çünkü kıtlık ve yoksulluk ortadan kalkar,
toplumu belirleyen unsurlardan biri olan refah dağılımı değişir. Feodalizm bir avuç aristokratın
yoksul köylülere karşı servetini korumasına dayalıdır. Kapitalizm enerjik, üretken insanların
emeklerinin karşılığında ödüllendirilmesi, şirketler kurmaları ve zenginleşmelerine dayalıdır.

Fakat eğer tembel, üretmeyen bireyler düğmeye basarak istediklerini edinebilecekse
kapitalizm işleyemez hale gelir. Statü ve siyasi güç kavramları eriyip gider. Bu aynı zamanda
kusursuz toplum kurmayı da akla getiriyor. Çoğaltıcı sayesinde daha önceki denemelerin
yetersizlik ve kıtlık yüzünden eşitsizliğe, çöküşe neden olup başarısız olduğu ütopyaya ulaşmak
mümkün olabilir. Sanat, müzik ve şiir serpilip gelişir ve insanlar hayallerinin peşine düşüp
düşlerini gerçekleştirmeye çalışır. Öte yandan insanlar her istediklerine sahip olup imkanların
yetersiz olmasının verdiği motivasyondan mahrum kalınca şımarık ve yozlaşmış bir toplum
meydana gelebilir. Sadece bir avuç insan sanat yapmaya çalışır, gerisi bir işe yaramayan
miskinlere dönüşebilir. O zaman bu ütopyacıların sosyalizm tanımına da uymaz. Sosyalizmin
düsturu “Herkesten becerisine göre, herkesin katkısı kadar” veya Komünizmin düsturu
“Herkesten becerisine göre herkese ihtiyacı kadar” geçerliliğini yitireceğine göre; dolayısıyla
herhangi bir katkı veya ihtiyaç söz konusu olmayacağı için durumun “herkese istediği kadar”a
dönüşeceğine dair kaygılar eleştirmenlerce dile getirilmekte.


Üstüne düşeni yapmayan toplumun dışına itileceğinden ve eş bulup genlerini bir sonraki nesle aktaramayacağından üretken olmaya yönelik yoğun bir toplum baskısı vardı. Bu açıdan bakıldığında çoğaltıcı icat edildiğinde ve
herkes istediğini edinebildiğinde insanlar yine de üretken olacaktır. Öncelikle kimse aç kalma
korkusuna kapılmayacağı için insanların sadece istedikleri ve becerilerine uygun işi yapması ve
bundan gurur duyması muhtemel. Toplum baskısı o kadar yoğun olmayabilir ama onun yerine
farklılaşan eğitim sistemi, insanların çalışmaya ve karşılığını almaya yaklaşımlarını
değiştireceğinden çoğaltıcının istismarı önlenmiş olacak. Bunun icat edilmesine bir asır ya da
daha uzun bir süre olduğundan toplumun çözülmemesi için bu teknolojinin etkilerini ele almak
ve buna alışmak için bol vakti olacak.

Nanoteknoloji, serbest piyasaya sürülüp kitlesel bir teknoloji olmak yerine çok pahalı kontrollü
ortamlarda gelişip doruğa çıkacak. Bu makinelerin karmaşıklığı göz önüne alınırsa maliyetin
düşmesi on yıllar alacak. Daha önce bahsettiğimiz tekillik kuramından şüphe duyulmasına bir
neden de insan doğasıyla sosyal dinamiklerin çok karmaşık olması ve basit bir teoriye
oturtulmak için fazlasıyla kestirilemez oluşu.

 Fakat önemli nanoteknolojik gelişmeler, bilhassa
çoğaltıcı ve robotlarla eninde sonunda bolluk içinde yaşayan bir dünya toplumu oluşturabilir.
Çalışmak gerekmediği kadar zenginlik içinde yaşayan bir toplum nasıl davranır diye sorarsak;
çalışmasalar bile herkesin düzgün bir yaşam sürmesine yetecek kadar refah olacağından ve
maddi ihtiyaçlarımızı karşılayan teknolojiye sahip olacağımızdan bir kısım insanın miskinleşmesi kaçınılmaz.

Ancak bunu telafi edecek başka bir unsur, iflas etme, geçim sıkıntısı
ve yoksullaşma korkusundan sıyrılan çalışkan insanlar daha çok insiyatif ve risk alıp
girişimlerde bulunacak ve yeni endüstrilerle yeni imkanlar yaratacak.

Bu toplumsal açıdan yeni
bir Rönesans demek. Çünkü insanın yaratıcı ruhu korkularından kurtulmuş olacak.

Düşünüldüğünde bilim insanları, sanatçı ve entellektüeller de kazanç değil yalnızca hayallerinin
peşinden koşar ve yaratıcılıkla insan ruhunu yüceltmeye önem verir.

 Bu yüzden 2100’de maddi
anlamda büyük refah içinde bir topluma dönüşürsek toplumun benzer şekilde davranacağını
ve bir kısım insan miskinleşse de, bir kısmı yaratıcılığın ruhsal tatminini maddiyata tercih
edecek ve büyük kısmı da genetik mirasımızda bulunan sadece faydalı olmak için çalışmaya devam edecek