Zihinsel İrade Gücü

Zihinsel İrade Gücü: Yüzyıl sonunda bilgisayarları ve dolayısıyla nesneleri zihnimizle kontrol
edebileceğiz. Bu teknolojinin temeli atıldı ancak mükemmele ulaşması on yıllar sürebilir.

Devrim niteliğindeki bu değişim, iki bölümde meydana gelecek:

ilki zihin etrafındaki nesneleri kontrol edebilmeli;
 ikincisi bilgisayar kişinin dileklerini yerine getirebilmek için onları deşifre
edebilmeli.

 Çığır açacak bu buluşun ilk denemeleri, felç geçirmiş veya beyin hasarı nedeniyle
iletişim kuramayan hastalarla yapıldı. Beyne yerleştirilen cam bir elektrot veya ufacık bir çip
sayesinde insan beyniyle bilgisayar arasında bağlantı kuruldu ve hastalar sadece zihin gücüylebilgisayarla kontrol edilen tüm işlevleri yerine getirebilmeyi başardı. Beynin hangi kısmının
neyi kontrol ettiğini, hangi düşüncelerle ilişkili olduğunu, duyguların nerede yoğunlaştığını
belirleyen hassas teknolojiler geliştirilmekte. Beyin dalgalarının ekosunu manyetik olarak
analiz edip beynin üç boyutlu haritasını çıkarmak, oksijen akışını izleyerek düşünce akışını takip
etmek şimdiden mümkün.

İleride EEG ve fMRI gibi aygıtlar nöron düzeyinde tarama
yapabilecek hale getirildiğinde belli düşüncelere karşılık gelen sinirsel yapıları ayırt etmek veya
yalnızca beyin faaliyetinden kişinin görsel deneyimini yeniden oluşturmak, dolayısıyla bilinç
akışını çözümlemek mümkün olabilecek. Böylece rüyaların, anıların bile video kaydı tutulabilir.
Uzmanlar imkansız sayılan alanlarda her geçen gün biraz daha ilerleme kaydetmekteler. Tabii
ki düşünce okumak etik olarak tartışılır.

 Ancak genelde zihinsel faaliyet net
tanımlanamadığından belki de özel hayat ihlali meselesine dönüşmeyebilir. Zaten uzaktan
zihin okuma için insanoğlunun çok uzun yıllar daha beklemesi gerek. Bu aygıtlar belki de cep
telefonu kadar küçülecek ancak sadece yakın temasta kullanılmaları söz konusu. Fakat hukuk
açısından bakıldığında, davalarda hakikati ortaya çıkaran önemli bir unsura dönüşmesi
kaçınılmaz.

Tüm bu ilerlemenin sonunda nesneleri düşünce gücüyle hareket ettirme gücü telekinetiğe
erişeceğiz.

 Zihinsel irademizle bilgisayarı, bilgisayar da etrafımızdaki şeyleri kontrol edebilecek.
Bu pek çok meslek açısından çok faydalı olacağı gibi dünyayla olan ilişkimizi de değiştirecek.
Tabii ki telekinetik güce sahip olmanın riskleri de var. Çünkü sadece bilinç düzeyindeki değil
bilinçaltı düşünceler de etkili olabilir.

 Yüzyıl sonunda fizikçiler, çok az enerji harcayarak büyük
manyetik alanlar oluşturan ve böylece telekinetiği mümkün kılan süperiletkenler yaratabilirler
ve bu sayede manyetizm çağına geçebiliriz. Güçlü manyetik alan yaratmanın maliyetinin
düşmesi, taşıtlarda sürtünmeyi azaltmamızı sağlayacak. Elektrik aktarımındaki kayıplardan
kurtulacağız, ulaşım tamamen değişecek. Her nesnenin içine konan ufacık süpermıknatıslar
sayesinde her şeyi istediğimiz gibi yerinden oynatabileceğiz. Nasıl ki yakın gelecekte her şeyin
içinde çip olacak, uzak gelecekte de ufak süperiletkenler olacak. Normalde akım taşımayan
süperiletkeni düşünceyle aktive edip kontrolümüz dahilindeki manyetik alan içinde hareket
ettirebileceğiz, buna robotlar da dahil.
Çünkü 2100’de dünyamız insansı özellikleri olan
robotlarla dolu olacak. Bizden daha akıllı olurlarsa ne olur acaba?