Peki bilim ve teknolojik değişim insanlığı nereye götürüyor?

2100’e gelindiğindeyse, tanrılara özgü telekinetik güce sahip olup sadece düşünce gücüyle nesneleri hareket ettirebiliyor olacağız. 

Bilgisayarlar zihnimizi okuyarak isteklerimizi yerine getirebilecek hale gelecek. Biyoteknoloji sayesinde mükemmel bedenler yaratıp insan ömrünü uzatacağız.

Nanoteknoloji vasıtasıyla bir nesneyi alıp bambaşka bir şeye dönüştürebilecek; görünüşte
yoktan var edebiliyor olacağız.
Neredeyse hiç yakıt kullanmadan havada süzülerek kendi
kendine giden taşıtlar kullanıyor olacağız.
Makinelerimizle yıldızların sınırsız enerjisindenyararlanır hale geleceğiz. Aynı zamanda yakın yıldızları keşfetmeye uzay gemileri göndermenin eşiğinde olacağız. Tüm bunlar hayal dahi edilemeyecek kadar uçuk gelse de bu gelişmelerin tohumları şimdiden atılmış halde.

Peki bilim ve teknolojik değişim insanlığı nereye götürüyor?

 Bu uzun yolculuğun varacağı son durak neresi?

 Ticaret, kültür, dil, eğlence hatta savaş gezegen uygarlığının oluşumuyla köklü
değişimlere uğramakta.

İnsanlığın, tarih ve teknolojinin muazzam güçlerinin nihai ürünü olan
gezegen uygarlığına geçişi herhangi bir kontrolün ötesinde bir süreç.

 Muhtemelen de tarihin en büyük dönüşümü olacak ve geçmişteki tüm uygarlıklardan keskin biçimde ayrılacak.

 Ancak bu dönüşüm, elbette kaosa  yenik düşmezsek mümkün olabilir.